بَاب
فِي
الْحَائِضِ
تُنَاوِلُ
مِنْ الْمَسْجِدِ
103. Aybaşı Halindeki
Kadının Mescidden Bir Şey Alıp Vermesi
حَدَّثَنَا
مُسَدَّدُ
بْنُ
مُسَرْهَدٍ
حَدَّثَنَا
أَبُو
مُعَاوِيَةَ
عَنْ الْأَعْمَشِ
عَنْ ثَابِتِ
بْنِ
عُبَيْدٍ
عَنْ
الْقَاسِمِ
عَنْ
عَائِشَةَ
قَالَتْ
قَالَ لِي
رَسُولُ اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ نَاوِلِينِي
الْخُمْرَةَ
مِنْ
الْمَسْجِدِ
فَقُلْتُ
إِنِّي
حَائِضٌ
فَقَالَ
رَسُولُ
اللَّهِ
صَلَّى
اللَّهُ
عَلَيْهِ
وَسَلَّمَ
إِنَّ حَيْضَتَكِ
لَيْسَتْ فِي
يَدِكِ
Aişe (radiyallahu
anha)'dan demiştir ki: "Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) bana,
"Mescitten seccadeyi alıver." dedi.
"Ben
hayzlıyım" dedim. Bunun üzerine: "Senin hayzın elinde değildir"
buyurdu.
Diğer tahric: Müslim,
hayz; Tırmizî, tahare; Nesai, tahare, hayz; Darimî, vudu’; Ahmed b. Hanbel, II,
70.
AÇIKLAMA: Hadisteki (min) harf-i cerrinin müteallakı
hakkında ihtilaf edilmiştir. Kadı Iyaz, harf-i cerrin müteallakının (dedi)
fiili olduğunu söyler. Buna göre mana, "Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) mescitten bana seslendi"olur.Bu durumda Resulullah mescidin
içerisinde, seccade dışarıdadır. Resulullah hayızlı olan Hz. Aişe'ye
uzatıvermesini emretmiştir. Hz. Aişe hayızlı iken elini mescide sokmayı
istemediği için durumunu Efendimize bildirmiş. O da, "hayız senin elinde
değildir" karşılığını vermiştir.
Hattabi
ve ulemanın ekserisine göre harf-i cerrin muteallaki "bana alıver" fiilidir. Bu mütalaa
babın adına daha muvafıktır. Ebu Davud sarihleri de bunu benimsemişlerdir.
Hadis tercemesi bu takdire göre yapılmıştır. Buna göre, Resulullah (sallallahu
aleyhi ve sellem) mescidin dışında, seccade içeridedir. Hz. Aişe elini uzattığı
takdirde mescidin içerisindeki seccadeyi alabilecek bir yerde oturmuştur. Ancak
hayızlı iken elini mescide uzatmayı uygun bulmadığı için mazeret beyan etmiş,
Resulullah Efendimiz de "hayız senin elinde değil" karşılığını
vermiştir.
İbn
Hacer de, Hattabi'nin dediği gibi harf-i cerrin müteallakının fiili olmasının
daha muvafık olacağını, (....) tealluk ettirmenin uzak bir ihtimal olduğunu
söylemektedir.
Kadı
İyaz'ı bu görüşe sevkeden şey, Nesai'nin Ebu Hureyre'den rivayet ettiği,
"Resuhıllah (sallallahu aleyhi ve sellem) mescitte iken, "Ey Aişe
bana elbiseyi ver" buyurdu Hadisi olabilir. Fakat bu bab'ın hadisi ile
Nesai'deki hadis arasında fark vardır. Çünkü Resulullah (sallallahu aleyhi ve
sellem) birisinde seccade, diğerinde elbise istemiştir. Her iki hadisin ayrı
ayrı olaylardan bahsetmiş olması mümkündür.
Hadisteki
(.......) kelimesini muhaddislerin ekserisi "Ha" nın fethası ile
(.....) şeklinde okumuşlardır. Buna göre kelime hayız kanının akıntılarından
bir akıntı manasına gelir. Kadı İyaz bunu tercih etmiştir. Nevevi'nin beyanına
göre rivayetlerin ekserisi bu şekilde vaki olmuştur.
Hattabi
muhaddislere itiraz ederek
kelimenin "ha"nın
kesresi ile (........) (hizateki) şeklinde okunması gerektiğini söyler. Buna
göre kelime, hayızlı kadının, kendisine helal olmayan şeylerden uzaklaşmasını
gerektiren hal ve hey'eti manasına gelir.
Bezlü'I-Mechud
sahibi, Hattabi'nin görüşünü benimsemiştir. Çünkü Hz. Aişe elinde, elini
mescide sokmasına mani bir hayız pisliği olmadığını biliyordu. Onu elini
mescide sokmaktan men'eden şey, hayızdan dolayı kendisine arız olan manevi
pisliktir.